Çevrenin Kasten Kirletilmesi Suçu

Çevrenin Kasten Kirletilmesi Suçu

Çevrenin kasten kirletilmesi suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun ikinci bölümünde “Çevreye Karşı Suçlar” kısmında incelenen ve toprağa, havaya ve suya kimyasal ve zararlı maddelerle ya da özel kanunlarda sayılan usullerin dışında zarar veren kişilerin cezalandırılmasını konu alır. Bu zararın toprakta, havada ya da suda kalıcı özellik göstermesi ya da hayvanlara zarar vermesi durumunda verilecek ceza ağırlaştırılır.            

Çevrenin Kasten Kirletilmesi Cezası

Çevrenin Kasten Kirletilmesi suçunun cezası Türk Ceza Kanunun 181. Maddesinde ele alınır. Bu maddenin 4. Fıkrasında tanımlanan çevreye verilen zararların insan ve hayvan sağlığına zarar vermesi durumunda sanık Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanır. Buna göre:

  • İlgili kanunlarla belirlenen teknik usullere aykırı olarak ve çevreye zarar verecek şekilde, atık veya artıkları toprağa, suya veya havaya kasten veren kişi, altı aydan iki yıla kadar,
  • Atık veya artıkların toprakta, suda veya havada kalıcı özellik göstermesi halinde, bir yıldan dört yıla kadar
  • İnsan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek niteliklere sahip olan atık veya artıklarla ilgili olarak işlenmesi halinde, beş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına ve bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

Çevrenin Taksirle Kirletilmesi Cezası

Çevrenin bilerek kirletilmesi suçun kasten, bilmeden ve& veya sonuçlarını öngöremeden icra edilmesi halinde taksirle işlendiği öngörülmüştür. 182. Maddede çevrenin taksirle işlenmesi halinde verilecek ceza 2 aydan 1 yıla kadar olup, zararın insan ve hayvan sağlığına zarar vermesi halinde ceza 1-5 yıl arasında olacaktır. 

Kaçak Yapı Cezası

Kaçak Yapı Cezası: belediyeden veya yetkili mercilerden ruhsat almadan yapılan bina ve inşaatlar sonucu, bu inşaatı yapan, elektrik ve su veren, izin alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişilerin cezalandırılması öngören ve TCM md.184 de İmar Kirliliğine Neden Olma ismi ile düzenlenmiş ceza türüdür. Bu kanuna göre:

  • Ruhsata aykırı inşaat yapan ve bu inşaata su, elektrik, gaz, telefon gibi abonelikleri veren kişilerin 1 yıldan 5 yıla kadar
  • Yapı kullanım izin alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişilerin 2 yıldan 5 yıla kadar cezalandırılmasını konu alır.

Bu suçtan yargılanan sanıkların etkin pişmanlık göstererek ruhsata ve imara aykırı olarak yaptığı binayı imara uygun hale getirenlerin davaları düşer. Kaçak yapı cezası özel kanunlara ve tarihi yer, baraj havzası gibi yerlerde yapılaşma olması halinde özel kanun hükümlerine göre artış gösterebilir. Bu nedenle alanında uzman Ankara avukat, Ankara hukuk bürosu ya da Ankara ceza avukatı danışmanlık hizmeti almanızı tavsiye ederiz.

Kaçak Yapı Cezasına İtiraz

Kaçak yapı cezasına itiraz süreci belediyeye yapılır. Ancak yıkım kararı encümenlikten çıktıktan sonra iç itiraz yollarını tüketmek idari işleme karşı iptal davası süresi olan 60 günü durdurmaz. Bu nedenle tarafınıza kaçak yapı yüzünden yıkım kararı geldikten 60 gün içerisinde iptal davası açmanızı ve Yürütmeyi Durdurma talep etmenizi tavsiye ederiz. İptal davası için alanında uzman bir Ankara idare avukatı danışma hizmeti alınız.

Çevrenin Kastan Kirletilmesi Emsal Yargıtay Kararı

Çevrenin Kastan Kirletilmesi Emsal Yargıtay Kararı

Çevrenin kasten kirletilmesi hafif suç olarak görülse de nitelikli halinden yapılan yargılama Ağır Ceza Mahkemesinde görülüp cezalarının ağır olduğundan mutlak suretler profesyonel bir Ankara avukat, Ankara hukuk bürosu ya da Ankara ceza avukatı danışmanlık hizmeti almanızı tavsiye ederiz.

Makaleye konu suça ilişkin sanık lehine ve aleyhine emsal Yargıtay kararları aşağıdaki gibidir:

Yargıtay 4. CD 2021/19498 E. – 2024/597 K. : “….Sanığın yetkilisi olduğu çiftliğin hayvansal atıklarının civardan geçen dereye verildiği, oradan da gölete ulaştığının tespiti nedeniyle sanık hakkında çevrenin kasten kirletilmesi suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılması talebi ile kamu davası açılmışsa da; sanığın beyanlarına, olay tespit tutanağına ve dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarına göre suça konu atıkların alıcı ortam olan suya karıştığının tespit edildiği, fekal atıkların alıcı ortam olan suyu kirletici nitelikte olduğu, bu suretle olay kapsamında çevre kirliliğine neden olunduğu, ancak, sanığın savunması dikkate alındığında, neticeten sanığın yüklenen eylemden kast ya da taksir şeklindeki kusurluluk türlerinden hangisinden sorumlu olduğu tartışılarak, sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik kovuşturma ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde sanığın beraatine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.”

Yargıtay 4. CD 2021/21904 E. – 2024/808 K. :…Sanığın ikametine ait tuvalet ve lavabo sularının hiç bir önlem alınmadan toprağa verilmesi suretiyle toprak kirliliğine neden olduğundan bahisle çevrenin kasten kirletilmesi suçundan mahkûmiyet kararı verilmiştir. İdari yaptırım karar tutanağında sanığın eylemi evsel atıkları hiçbir önlem almadan toprağa vermek olarak tanımlanmış ve yine bilirkişi raporunda sanığın eyleminin toprak kirliliğine neden olma olarak belirlenmiştir. Dosya kapsamında; fekal atık bırakılan alıcı ortam olan toprağın altında, Yeraltı Sularının Kirlenmeye ve Bozulmaya Karşı Korunması Hakkında Yönetmeliğin 4/ö maddesindeki tanıma uygun, durgun veya hareket halindeki bir suyun varlığı kanıtlanmamıştır, fekal atık, alıcı ortam olan toprağı kirleten ya da kirletme ihtimali bulunan atık olmadığından alıcı ortam olan toprağın, dolayısıyla çevrenin kirletilmesi suçunun oluşmayacağı gözetilmeden sanığın BERAATİ yerine mahkûmiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır.”

Yargıtay 4. CD 2022/10393E. – 2025/1284K. :…hayvancılık işi ile uğraşan sanığın ormanlık alana hayvan gübresi atarak çevrenin kasten kirletilmesi suçunu işlediğinden bahisle açılan davada mahkûmiyetine karar verilmiştir. Suç tutanağında orman alanına hayvan gübresi boşaltıldığı belirtilmiş ve mahkemece atıkların döküldüğü alanda kullanım dışı su kanalı olduğu ve bu kanalın ucunun kapalı olduğu tespit edilmiştir. Dosya kapsamında; fekal atık bırakılan alıcı ortam olan toprağın altında, Yeraltı Sularının Kirlenmeye ve Bozulmaya Karşı Korunması Hakkında Yönetmeliğin 4/ö maddesindeki tanıma uygun, durgun veya hareket halindeki bir suyun varlığı kanıtlanmamıştır. Fekal atık, alıcı ortam olan toprağı kirleten ya da kirletme ihtimali bulunan atık olmadığından alıcı ortam olan toprağın, dolayısıyla çevrenin kirletilmesi suçunun oluşmayacağı gözetilmeden sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır.”

Yargıtay 4. CD 2021/30758 E. – 2021/28581 K. :….Sanıkların Tatil Sitesi yönetim kuruluna seçildikleri, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü görevlileri tarafından siteden atık su numunesi alındığı ve sitede atık su arıtma tesisinin bulunduğunun anlaşılması karşısında, atık su tesisinin tam kapasite ile çalışıp çalışmadığı hususunda site YK üyesi olan sanıkların yükümlülüklerini yerine getirmeyerek ihmali davranışları sonucu atık suların çevreye zarar verecek şekilde suya bırakılmasından ibaret eylemlerinin, TCK’nın 182/1mad. 1.cümledeki çevrenin taksirle kirletilmesi suçunu oluşturduğu, anılan madde kapsamındaki suçun ise, TCK’un 75. maddesi uyarınca ön ödemeye tabi olduğu ve mahkemece sanıklara usulüne uygun şekilde ön ödeme ihtarı yapılıp sonucuna göre hukukî durumlarının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu gözetilmeden, haklarında HAGB karar verilmesi hukuka aykırıdır

Yargıtay 4. CD 2023/6837 E. – 2025/5563 K. :3194 s. İmar Kanunu’nun geçici 16. maddesinde yer verilen imar barışı düzenlemesinin, kentsel dönüşüm uygulamalarının finansal kaynağını yaratmak üzere, imar düzenine aykırı yapıları kayıt altına alarak ve yapı sahiplerine kentsel dönüşüm uygulamasına kadar yapıyı geçici olarak kullanma imkanı sağlamak şeklindeki sınırlı amacı, aynı Kanun’un 4. maddesindeki özel kanunlarda belirlenen yerlerde İmar Kanunu’nun sadece özel kanunlara aykırı olmayan hükümlerinin uygulanabileceğine ilişkin amir hüküm ile Anayasa ve özel kanunlarda düzenlemeler dikkate alındığında, yapılaşmanın kesin olarak yasaklandığı yerlerin imar barışı kapsamı dışında kaldığı, Anayasa ve özel düzenlemeler ile ayrıca koruma altına alındığı için geçici 16. maddesinin 9. ve 11. fıkralarında yapı kayıt belgesi alınamayacak alanlar arasında sayılmadığı, bu amir hükümlere aykırı olarak verilen yapı kayıt belgelerinin, ruhsatsız yapıların kayıt altına alınmasını sağlamakla birlikte mutlak korunması gerekli alanlarda kalan inşai ve fiziki müdahaleleri hukuka uygun hale getirmeyeceği ve imar kirliliğine neden olma suçunun oluşumunu engellemeyeceği gözetilmeden, Tahtalı Barajı Havzası Uzun Mesafeli Koruma Alanında Dere Mutlak Koruma Alanı sınırları içinde bina yapan sanık hakkında yapı kayıt belgesi alındığından bahisle yasal ve yerinde görülmeyen gerekçeyle kamu davasının düşmesine karar verilmesi kanuna aykırıdır.”

Kiracı Evi Göstermiyorsa Ne Yapılır
Prev post
29 Ekim 2025
Call Now Button