Kıdem Tazminatına Esas Yazı

Kıdem Tazminatına Esas Yazı

Kıdem tazminatına esas yazı işçilerin haklı fesih şartı ya da her hangi bir sebep istifa sebebi göstermeksizin belirli şartlar altında direkt olarak kıdem tazminatını almasını sağlayan düzenlemedir. Bu düzenlemeye göre 15 yıl ve 3600 günü çalışarak dolduran işçiler hiçbir sebep göstermeksizin işverenden kıdem tazminatını alabilir, aldıktan sonra çalışmaya devam edebilir.
Kıdem tazminatına esas yazı almak ve yaş koşulunu kazanmadan kıdem tazminatına hak kazanmaya dair, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün 22.06.2013 tarihli 2013/26 sayılı Genelgesinin 4. maddesinde; 4447 sayılı Kanunun 45. Maddesi ile 1475 sayılı İş Kanununun 14. Maddesinin birinci fıkrasına eklenen (5) numaralı bentle 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 60. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları (sigortalılık süresi ile prim ödeme gün sayısı) veya aynı Kanunun Geçici 81. Maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları halinde, sigortalılara kıdem tazminatı ödeneceği öngörülmüştür. Talep edenlere kıdem tazminatına esas yazının verilmesi için sigortalıların Kanunda öngörülen yaş dışındaki diğer şartları yerine getirmesi gerekmektedir. Bu şartlar prim gün sayısı ve sigortalılık süresidir. Emeklilik başvurusu ve SGK’ dan Kıdem tazminatına esas yazı talep etmeden önce ankara avukat ya da ankara iş avukatı danışmanlık hizmeti almanızı tavsiye ederiz. Emeklilik şartları aşağıdaki gibidir:
⦁ En son çalıştığı iş yerinde en az 1 yıl süreyle çalışmak
⦁ Eylül 1999 tarihinden önce ilk sigortalılığı bulunan çalışanlar için 15 yıl sigortalılık şartı ve 3600 prim günü sigortalılık süresi bulunması,
⦁ Eylül 1999 tarihi ile 30 Nisan 2008 tarihleri arasında ilk sigortalılığı olan çalışanlar için, sigortalılık süresi göz önünde bulundurulmaksızın 7000 prim ödeme gün sayısı veya 4500 prim günü ve 25 yıl sigortalılık süresinin bulunması,
⦁ Nisan 2008 tarihi ile 31 Aralık 2008 tarihleri arasında ilk sigortalılığı olan çalışanlar için 4600 prim gün sigortalılık süresi bulunması,
⦁ Ocak 2009 tarihi ile 31Aralık 2015 tarihleri arasında ilk sigortalılığı olan çalışanlar için 4600’den – 5300 prim gününe kadar (her yıl için 100 gün eklenerek hesaplanıyor) sigortalılık süresi bulunması,
⦁ Ocak 2016 tarihinden sonra ilk sigortalılığı bulunan çalışanlar için 5400 prim günü sigortalılık süresi bulunması


Kıdem Tazminatına Hak Kazanmak İçin Diğer Hususlar


Gerek sigortalılık süresi gerekse gün koşulunun tespitinde hizmet birleştirmeleri ile bu süreleri etkileyen faktörler (itibari hizmet süreleri, fiili hizmet süresi zamları…gibi) dikkate alınmaktadır. Ancak, 2829 sayılı Kanunun 8 inci maddesine göre değerlendirme yapılmaksızın son statünün İş Kanunu 4/1-(a) olması bu belgenin verilmesi için yeterli olacaktır.
18 yaşın doldurulmasından önceki hizmetler, emeklilik açısından prim ödeme gün sayısı olarak dikkate alınmakta ancak bu hizmetler emeklilik için gerekli sigortalılık süresinin hesabında dikkate alınmamaktadır. Kıdem tazminatı alma konusunda buna dikkat edilmelidir. İşçinin tek taraflı olarak yaptığı istifanın ardından alacağı belgeyi sunması kıdem tazminatına hak kazandırmaz. Bu nedenle belgenin SGK’dan alınmasından sonra ilgili sebebe dayanarak istifa edilmesi olası mağduriyetleri önleyecektir.
Kıdem Yazısı Alma Koşuluyla İlgili Tablo
Değerli okuyucularımıza konuyu daha anlaşılabilir kılmak için aşağıda tabloya yer verilmiştir, bununla birlikte sizin için süreç karmaşık bir duruma gelirse Ankara Avukat ya da ankara iş avukatı aracılığıyla danışmanlık almanızı tavsiye ederiz.

15 yıl sigortalılık ve 3600 gün prim ödeme şartıyla ilgili Yargıtay Kararı

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi E.2016/27701 K.2020/630 Tarih:20.01.2020 sayılı kararında: “Somut olayda; davacının 18.07.2013 tarihli dilekçesi üzerine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından düzenlenen 14.08.2013 tarihli yazıda sigortalılık süresinin 15 yıl 3600 günü tamamladığının belirtildiği ve davacının 15.08.2013 tarihli ihtarname ile davalı işverene başvurarak emeklilik nedeniyle iş akdini feshettiğinden kıdem tazminatının ödenmesini talep ettiği, 16.08.2013 tarihli istifa dilekçesi ile de şirkette devam ettirdiği çalışmasının sonlandırılarak bundan böyle… şirketinde çalışmak istediğini, SGK’ na sigortalılığının istifa nedeniyle sonlandırıldığının bildirilmesini talep ettiği ve 19.08.2013 tarihi itibari ile dava dışı …’ da işe başladığı görülmektedir. 14.08.2013 tarihli Sosyal Güvenlik Kurumu yazısından davacının emekliliğe hak kazandığı ve 15.08.2013 tarihli ihtarnamesi ile de emeklilik sebebi ile kıdem tazminatın ödenmesi talebine yönelik iradesini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır..

İşçinin emeklilik sebebi ile iş sözleşmesini feshetmesinden kısa bir süre sonra, yeniden çalışmasını gerektirecek durumlar ortaya çıkabileceği gibi, işçinin bu hakkını kendisi için daha olumlu sonuçlar doğurabileceğini düşündüğü bir başka işyerinde çalışma amacı ile de kullanması mümkündür. Sosyal Güvenlik Hukuku alanında yaş şartını da gerçekleştirmek sureti ile emekli olan işçilere sigorta destek primi ödeyerek çalışma imkanı tanındığı da dikkate alındığında, mülga 1475 sayılı Kanun’un 14/1-5 maddesindeki düzenleme açısından, kanun koyucunun amacının işçinin çalışma yaşamını fiili olarak sonlandırması olduğundan bahsedilemez. Çalışmakta olduğu işyerinde yıpranmış olan ve bu arada sigortalılık yılı ile prim ödeme süresine ilişkin yükümlülüklerini tamamlayan davacının, kendisi için çalışma şartlarının daha olumlu olduğunu düşündüğü bir iş yerinde çalışma amacı ile bu hakkını kullanması halinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde öngörülen dürüstlük kuralına aykırı davrandığı kabul edilemez. Kanun ile tanınmış emeklilik sebebi ile fesih hakkının kullanması ile birlikte kıdem tazminatına hak kazanılacağının kabulü gerekir. Davacının hangi amaçla bu hakkı kullandığı, kıdem tazminatına hak kazanması açısından önem arz etmemektedir.” Demekle 15 yıl 3600 gün çalışan bir işçinin işyerinden ayrılırken fesih sebebi göstermesinin gerek olmadığını salık vermiştir.

Ankara avukat için bağlantıya tıklayın.

Hizmet birleştirilmesi

Hzimet birleştirmesi çalışma hayatı boyunca farklı statülerde çalışan vatandaşların yaşlılık aylığı alması (emekli olabilmesi) için çalışma sürelerinin ve prim günlerinin birleştirilesini esas alan düzenlemedir.
Örneğin bir vatandaş belirli bir süre Emekli Sandığına tabi memur, sonra SSK’ ya tabi işçi sonra da Tarım sigortalısı olarak çalışmış olabilir. Bu halde bu kişinin emekle olabilmesi için hizmet birleştirmesi gerekmektedir. Ancak hangi statüye göre emekli olacağı burada en merak edilen konudur. Örneğin eşit hizmet süresi varsa 2829 sayılı kanuna göre eşit hizmetlerden sonuncusuna göre kişi emekli olabilir. (Yargıtay 10 HD 2024/4284E.)
Genel kural ise kişinin en çok çalıştığı statüye göre emekli olmasıdır. Hzimet birleşmesi durumda kuruma başvuru ve olası red cevabına karşı açılacak iptal davalarında ankara avukat veya ankara iş avukatı danışmanlık hizmeti almanızı tavsiye ederiz.

Yargıtay 10. HD 2022/6461 E. ve 2023/1653 K. Sayılı ilamında :” ….Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin sigortalı hizmetlerinin 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu (5434 sayılı Kanun) kapsamında başladığını, akabinde 2009 yılına kadar 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’na (506 sayılı Kanun) tabi olarak çalıştığını, daha sonra 6111 sayılı Kanun’dan yararlanarak ürün kesintileri dolayısıyla 01.03.2009-02.05.2011 tarihleri arasındaki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun (5510 sayılı Kanun) 4/b maddesi uyarınca sigortalılığını borçlandığını, tekrar 5510 sayılı Kanun’un 4/a maddesi kapsamında çalıştıktan sonra hizmetlerinin birleştirilmesi suretiyle yaşlılık aylığı bağlanması için Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurduğunu ancak geçmişe dönük tescil yapılamayacağından bahisle 01.03.2009-24.03.2011 tarihleri arasındaki Tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptal edildiğini, bu işlemin usul ve Kanun’a aykırı olduğunu ileri sürerek 01.03.2009-24.03.2011 tarihleri arasındaki Tarım Bağ-Kurlu hizmetlerinin tespitine ve dava tarihi itibariyle emeklilik hakkı kazandığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir…
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.06.2021 tarihli,2021/(21)10-520 Esas, 2021/851 Karar sayılı kararı ile; ” ilk derece mahkemesince ilk kararda 506 sayılı Kanun’un geçici 81 inci maddesinin (C) bendine göre davacının yaşlılık aylığına hak kazandığı belirtilmiş iken, direnme adı altında verilen kararda geçici 81 inci maddenin (A) bendine kapsamında değerlendirmeler yapılarak Özel Daire denetiminden geçmemiş yeni ve değişik gerekçe ile karar verilmiştir. Bu durumda ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenmesi gereken direnme kararı değil, yeni ve değişik gerekçe ile verilen yeni hüküm bulunmaktadır…hâl böyle olunca yeni hükme yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmelidir. ” denilerek dosya Dairemize gönderilmiştir.
Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı … vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.”

kira-sozlesmesi
Prev post
1 Şubat 2025
Call Now Button