Kira uyarlama davası esasında Türk Borçlar Kanununun m.138 hükümlerine dayanmaktadır. Madde 138’e dayanan hallerde aşırı ifa güçlüğü söz konusu olmalıdır. Bu halin ortaya çıkması için sözleşmenin kurulduğu esnada ortada olmayan öngörülemeyen bir durumun sonradan ortaya çıkması ve kiracının borcunu ifa etmesini imkânsız hale getirmesi veya zorlaştırması gerekmektedir. Bu halde hâkim durumun gereklerini ele alarak uygun bir kira bedeline hükmedecektir. Diğer taraftan hâkimin verdiği karar kesinleşinceye dek davalı borcunu ifa etmekle yükümlüdür.
Kira uyarlama davasında hakimin olağanüstü koşulları değerlendirirken göz önünde bulundurması gerekenler ilgili Yargıtay kararında ‘’uyarlama davalarında uygulanması gereken ilke ve esaslar, tek tek ortaya konulmalı ve konularında uzman üç kişilik bilirkişi kurulundan, tüm bu veriler, kiralananın niteliği, kullanma alanı, konumu, bölgedeki kira parasını da etkileyecek normalin üstündeki imar ve ticaret değişiklikleri, emsal kira paraları, vergi ve amortisman giderlerindeki artışlar, döviz kurlarındaki ani ve aşırı iniş ve çıkışlar ile ülkeyi sarsan ciddi ekonomik kriz veya deprem, sel, yangın, salgın hastalık gibi mücbir sebep sayılan doğal afetlere bağlı ödeme esaslarının yeniden düzenlenmesini gerektirecek olayların varlığı araştırılıp değerlendirilmek suretiyle bir rapor alınarak karar verilmelidir’’ şeklinde ifade edilmiştir.
Kira uyarlama davası, taraflar arasında kira sözleşmesi kurulduktan sonraki aşamada kira sözleşmesinin bir taraf aleyhine değişiklik göstermesi sebebiyle, aleyhine değişiklik meydana gelen tarafın hakimden kira sözleşmesine müdahale edilmesini istediği dava türüdür. Kira uyarlama davaları genellikle süreklilik uzun kira sözleşmelerinde söz konusu olmaktadır. Ancak bu durum kısa süreli kira sözleşmelerinde kira uyarlama davası açılamayacağı anlamına gelmemektedir. Örneğin tarla kiralamış olan bir çiftçi, kiralanan yıl içerisinde tarlanın yağış almaması ya da kuraklık olması sebeplerine dayanarak kira bedelinde indirim talepli uyarlama davası açabilecektir. Kira uyarlama davası şartlarının oluşup oluşmadığı konusunda objektif bir değerlendirme yapabilmek oldukça güç bir konu olduğundan dava sürecinin alanında uzman bir Ankara kira avukatı tarafından yürütülmesi tavsiye edilmektedir.
Kira uyarlama davasında kiralanan taşınmazın bulunduğu yerdeki sulh hukuk mahkemesi görevlidir. Kira uyarlama davası açılış ve takip işlerini Ankara avukat aracılığıyla yürütmeniz hızlı ve etkin bir şekilde sonuç almanıza yardımcı olacaktır.
Kira uyarlama davasında davacı taraf ortaya çıkan olağanüstü durum ile zarara uğrayan ve davanın kazanılmasında menfaati olan taraftır. Bu anlamda davacı yan, kiracı veya kiraya veren olabilecektir.
Kira uyarlama davası herhangi bir süreye tabii değildir. Aşırı ifa güçlüğünün söz konusu olduğu anda dava açılmalıdır. Dava açılma tarihinden itibaren ödenen kira bedelleri uyarlanacaktır. Dava açmadan önce ihtarname gönderilmesi veya herhangi bir bildirim yapılması zorunlu değildir. Kira uyarlama davası açılmadan önce Ankara avukat hukuki danışmanlığı almanız hak ve menfaat kaybı yaşamanızın da önüne geçecektir.
Hakim uygun kira bedeline hükmedip karar kesinleşinceye dek davacı taraf borcunu ifa etmekle yükümlü olacaktır. Kira uyarlama davası ileriye dönük bir dava olduğundan alınan karar dava açılış tarihinden itibaren hüküm doğuracaktır.
Mahkemece verilen karar kesinleştikten sonra uyarlanan kira bedeliyle dava tarihinden itibaren oluşan fark; sonraki kira bedellerinden mahsup edilecektir.
“Uyarlama edim yükümünün azaltılması veya karşı edimin arttırılması şeklinde yapılabileceği gibi vadelerin veya ifa tarzının değiştirilmesi gibi hâkimin uygun bulacağı her şekilde yapılabilir.” Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E. 2013/16898 ve K. 2014/18895
Kira uyarlama davası açabilmek için süre sınırlaması bulunmamaktadır.
Kira uyarlama davası açabilmek için ihtar çekme şartı bulunmamaktadır.
Taraflar arasında kira sözleşmesi imzalandıktan sonra ortaya çıkan olağanüstü durumlar karşısında hakim müdahalesinin istenildiği bir dava türüdür.