Tüketicinin hukukunda haksız şartların geçersizliği ile ilgili yazmış olduğum bu makalede özetle; tüketicinin kendisine sorulmadan sözleşmeye konulan ve kendisi aleyhine sonuç doğuran hükümlerden korunması Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda özel olarak düzenlenmiştir. Piyasada mal ve hizmet sağlayıcılar karşısında zayıf konumda olan tüketicin kanun eliyle korunması hukuki güvenliğin de bir gereğidir. Kanunun tanıdığı bu koruma sayesinde tüketiciler kendilerini zarara uğratan bir sözleşme hükmü karşısında kendilerini çaresiz hissetmemeli ve hukuki yardım alarak haklarını elde etme yoluna gitmelidir. Aşağıda kendileriyle müzakere edilmeden sözleşme metnine dâhil edilen hükümlerin haksız şart sayılması ve bu şartların geçersizliğine ilişkin detaylı açıklamalara yer verilmiştir.
Tüketici hukuku kanununa göre 6098 sayılı kanun Türk Borçlar Kanununda düzenlenen “genel işlem koşulu”nun özel bir görünümünü oluşturan haksız şartlar 6502 sayılı kanun Tüketicinin Korunması Hakkında (TKHK) 5. Maddesinde de “tüketiciyle müzakere edilmeden sözleşmeye dâhil edilen ve tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme şartları” olarak tanımlanmıştır. Tüketicinin haklarıyla alakalı hak kaybına uğramamak adına Ankara tüketici avukatı desteği almanız tavsiye edilmektedir.
Kanun devamı fıkrasında bir tarafın tüketici olduğu sözleşmelerde haksız şartları kesin hükümsüzlük yaptırımına tabi tutmuştur (m.5/2). Haksız şartlara bu yaptırımın uygulanması sözleşmenin bütünü bakımından sonuç doğurmayacaktır, hatta TKHK haksız şartı düzenleyen tarafa bu sözleşme hükümleri olmasaydı sözleşmeyi yapmayacak olmayı ileri sürme hakkı dahi tanımamıştır (m. 5/2).
Tüketici ile akdedilen sözleşmenin yazılı olması halinde sözleşme metninin açık ve anlaşılır bir dille kaleme alınmış olması gerekir (m. 5/4). Sözleşme metninin açık ve anlaşılır olmaması veya birden fazla anlama gelmesi durumunda tüketicinin lehine olacak şekilde yorumlanmalıdır (m.5/4).
Tüketiciyi korumaya yönelik tüm bu düzenlemeler emredici niteliktedir, taraflarca aksi kararlaştırılamayacaktır. Tüketicinin hakları na yönelik daha fazla bilgi almak için Ankara tüketici avukatı desteği almanız tavsiye edilmektedir.
Tüketici hukuku na göre kanundaki tanımda haksız şartların unsurları açıkça ifade edilmiştir (TKHK m.5). Bunlar;
TBK’da tanımlanmış olan genel işlem şartlarından farklı olarak TKHK haksız şartın varlığı için birden fazla sözleşmede kullanılmak üzere hazırlanmış olmayı aramamıştır. Tüketici hukukunun doğası gereği bir ürün veya hizmeti sunan tarafça tek taraflı hazırlanan sözleşmenin birden fazla kez kullanılması amaçlansa da bu durumun kanunda haksız şartın bir unsuru olarak sayılmaması isabetlidir.
Yargısal Denetim olarak karşımıza üç farklı denetim çıkmaktadır:
Bu denetim türlerinden yürürlük denetimi sadece 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nda diğer ikisi hem TBK hem de TKHK’da düzenlenmiştir.
Burada tüketici sözleşmelerindeki haksız şartların denetiminde, her ne kadar TKHK’da yer verilmese de, niteliğine uygun düştüğü ölçüde genel nitelikteki kanun hükümlerinin uygulanması prensibine göre TBK’da yer verilen yürürlük denetiminin de bağlayıcı olduğunu söylemeliyiz.
Bu denetim türünde amaç genel işlem koşulu niteliğinde olan sözleşme hükmünün sözleşmenin bir parçası olup olmadığını tespit etmektir. Genel işlem şartı olarak hazırlanan bir sözleşme hükmünün sözleşme içeriğine dâhil olabilmesi ancak düzenleyen tarafından karşı tarafa bilgi verilmesi ve karşı tarafça bu hükümlerin içeriğinin öğrenilmesine imkân tanınması ile mümkündür. Aksi durumda kanun bu hükümleri yazılmamış sayılma yaptırımına tabi tutmuştur (TBK m.21/1-2).
Bir sözleşme hükmünün sözleşme içeriğine dahil olabilmesi için taraflarca müzakere edilmesi şarttır (TBK m.1). Bu müzakereyi mümkün kılmak için genel işlem koşulu niteliğindeki hükümler açık ve anlaşılır olmalıdır ki tarafların hükmün içeriğini öğrenmesine imkân tanınmış olsun. Bu husus tüketici kanununda da açık olarak düzenlenmiştir “Sözleşme şartlarının yazılı olması hâlinde, tüketicinin anlayabileceği açık ve anlaşılır bir dilin kullanılmış olması gerekir.” (m. 5/4). TBK’da da genel işlem koşullarının geçerliliği karşı tarafa açıkça bilgi verilmesine ve karşı tarafın bu şartların kabulüne bağlı kılınmıştır (m.21).
Ayrıca belirtmeliyiz ki müzakere edilerek sözleşme içeriğine dâhil olan bir genel işlem koşulu/haksız şarttan bahsedebilmemiz için sadece açık ve anlaşılır bir şekilde kaleme alınmış olması yeterli olmayacaktır; tüketicinin hükmün içeriğine etki edebilmesine de imkân tanınmalıdır. Yani düzenleyen tüketicinin talebi olması durumunda bu hükmü değiştirmeye hazır olmalıdır.
TBK’da yürürlük denetiminde önemli olan bir diğer nokta da sözleşme içeriğine tamamen yabancı hükümlerdir. Bu hükümler başka herhangi bir araştırmaya gerek kalmaksızın genel işlem koşulu olarak kabul edilmekte ve kanunun yürürlük denetimini düzenleyen açık hükmü gereğince yazılmamış sayılmaktadırlar (TBK m.21/2).
Genel işlem koşullarının yargısal denetiminin ikincisi olarak karşımıza yorum denetimi çıkmaktadır. Yürürlük denetiminden geçerek sözleşme içeriği haline gelen hükümlerde bir ihtilaf olması durumunda bu ihtilafın hâkim tarafın giderilmesi gerekecektir.
Hâkimin ihtilaf konusuna müdahale etmesi ancak yürürlük denetiminden geçmiş ve sözleşme içeriğine dâhil olmuş hükümler bakımından mümkündür.
Yorum denetiminde Türk ve İsviçre hukukunda hâkim olan sübjektif yorum ilkesine göre taraflar arasında akdedilen sözleşme ve taraf iradeleri önceliklidir, bu kapsamda somut sözleşmenin özellikleri dikkate alınarak yorum yapılmalıdır. Ancak gerek TBK gerekse de TKHK bu noktada Türk hukukuna hâkim olan ilkenin aksine belirsizlik ilkesini benimsemiş ve düzenleyen aleyhine, tüketici lehine olacak şekilde yorum yapılmasını düzenlemiştir.
Genel işlem koşullarının denetiminde bu ilkenin benimsenmesi kanunun tüketicinin korunması amacıyla da bağdaşır niteliktedir.
Haksız şartların son denetimini oluşturan içerik denetiminde amaç sözleşme içeriğine dâhil olmuş, yorum yoluyla haksız şartı düzenleyen aleyhine de yorumlanamayan sözleşme koşullarının hâkim tarafından denetlenmesi ve gerekiyorsa batıl sayılmasıdır.
Bu denetim türünde asıl olan sözleşme hükmünün taraflar arasındaki hak ve menfaat dengesini dürüstlük kuralına aykırı bir biçimde bozmasıdır.
İçerik denetiminde bir diğer denetim kıstası ise saydamlıktır. “Taraflar arasındaki dengenin bozulması, sadece müzakere edilmemiş olan sözleşme hükümlerinin tüketici aleyhine olan içeriklerinden değil, bunların kaleme alınış tarzından da kaynaklanabilir.
Tüketicinin haklarının neler olduğunu sözleşmenin çok farklı yerlerinde ve anlaşılmaz şekilde yansıtan ve bu şekilde tüketicinin haklarını kullanmasını engelleyen işletmenin bu hükümleri açık ve anlaşılır bir içerik taşıyacak şekilde belirleme yükümlülüğü vardır. Aksi takdirde bu tür hükümler de içerik denetime tabi tutulabilir
Paralel bir düzenleme TKHK m. 5’de de mevcuttur: “Tüketiciyle akdedilen sözleşmelerde yer alan haksız şartlar kesin olarak hükümsüzdür. Sözleşmenin haksız şartlar dışındaki hükümleri geçerliliğini korur. Bu durumda sözleşmeyi düzenleyen, kesin olarak hükümsüz sayılan şartlar olmasaydı diğer hükümlerle sözleşmeyi yapmayacak olduğunu ileri süremez.” denilmektedir.
Tüketicinin hakları ile ilgili makalemizi buraya tıklayarak okuyabilirsiniz. https://halilkaanemektar.av.tr/Tüketicinin hakları ile ilgili yeterli bilgiye sahip değilseniz Ankara tüketici avukatı hukuki yardımından yaralanmanız siz değerli okuyucularımızın hak kaybı yaşamalarının önüne geçecektir.